Çocukluğumdan beri teknolojiye, dolayısı ile fizik bilimine karşı derin bir ilgim vardı. Üniversite sınavında fizik öğretmenliği bölümünü kazanmam ile fizik, artık hayatımın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Ancak, ne yazık ki, üniversite hayatımda gördüğüm derslerin içeriği beni fizikten uzaklaştırmaya başladı. O zamanlar aklımdaki fizik imajı : “Matematik içinde boğulup kaybolmuş bir bilim dalı” olmuştu. Zor geçen üniversite hayatımdan sonra zaman içinde kendimce bu imajdan kurtulup fiziği, kaybolduğu matematiğin içinden çıkarabildim; ama maalesef genel olarak fiziğin bu yanlış imajı, günümüzde halen popülerliğini koruyor.

Peki,  olması gereken neydi?

Temel fiziksel kavramların büyük çoğunluğu, hayal dünyasında canlandırılmayı gerektirir. Bunun yanında, soyut bazı kavramların somutlaştırılarak anlaşılırlığının artırılması da şarttır. Buraya kadarki kısımda temel matematik bilgisi yeterlidir. Kavram hâkimiyetinin tam olarak sağlanmasından sonra ileri düzey matematiksel hesaplara geçilebilir.

Yaklaşık 27 yıllık öğretmenliğim süresince fiziğin büyüleyici dünyasından kopmadım. Gerek teknolojide gerekse canlılar dünyasında, kısaca yaşadığımız hayatın içinde, fizik biliminin o muhteşem etkisini hep görmeye ve bu güzellikleri öğrencilerim ile paylaşmaya çalıştım.  Ancak gerek lise, gerekse üniversite müfredatlarının sınırları ve sınıf geçme, diploma alma kaygıları, çoğu zaman hep önüme engel olarak çıktı.

Sonuç olarak;

Fizik öğretiminde kullanılan metotlarda genel bir problem var. Gerek lise, gerek üniversite sayısal bölümlerinin hemen hemen hepsinde en önemli ders olan fizikteki kavramlar, öğrencilerin büyük çoğunluğu tarafından tam olarak kavranamamaktadır. Bu da büyük bir mezun kitlesinde, mesleki yeterlilikte olması gereken seviyeye ulaşılamadığını göstermektedir.

Bir öğretmen olarak bu konuda yapıcı bir şeyler ortaya koymak istedim. Öğretmenlik hayatımda gördüğüm problemlerin çözümü adına bir alternatif sunmak istedim. Uzun bir alt yapı araştırmasından sonra TEMEL FİZİĞİN DERİNLİKLERİ kitap serisinin yazımına başladım.

TEMEL FİZİĞİN DERİNLİKLERİ kitap serisi, aslında kendimin aradığı fizik anlatım tarzıydı. Fiziksel  olayları incelerken akla takılan bütün nedenlerin niçinlerin hemen açıklandığı, soyut kavramların anlaşılacak şekilde görselleştirildiği, ardışık olayların kademeli olarak ve gerektiği şekilde izah edildiği bir anlatım tarzı…

Velhasıl, öğretmenlik hayatımdaki tecrübelerimi ve 2D&3D grafik tasarım bilgilerimi kullanarak bu kitap serisine başladığımdan bu yana dört yıldan fazla zaman geçti. İşin başında, bu kadar zorlanacağım aklıma gelmemişti. Fizik kavramlarının tam olarak anlaşılması ve görselleştirilmesi için çok büyük titizlik ve çaba gösterdim. Yerli, yabancı çok sayıda akademik kaynağı tarayarak fiziksel kavramlar konusunda tutarlı bilgiye ulaşmaya çalıştım. Bazen tek bir fizik kavramı için haftalarca araştırdım, bazen tek bir görseli defalarca yeniledim. Yani bu çalışmalarda çok büyük bir emek harcadım. Doğrusu çok yoruldum. Ancak şunu rahatlıkla ifade ederim ki bu kitap serisinin yazım aşamasının başındaki bilgim, tecrübem, yazım aşamasının sonunda belki 6-7 katına ulaştı.

Dilerim verilen emekler, insanlığın daha güzele ulaşmasına, yaşamın sırlarının kavranmasına, dostluğun ve barışın artmasına vesile olur.

Tabii ki tek zorluk, kitap serisinin yazımında değildi. Kitabın yazım aşamasındaki zorluk kadar olmasa da basım aşamasında da ciddi zorluklar oldu. Mesela basım için müracaat ettiğim bazı basım evleri hiç ilgilenmedi. Çevremde bazı insanlar da bu tür kitapların rağbet görmeyeceğini ifade ederek bir beklentiye girmemem konusunda dostane uyarıda bulundu. Kitap basım işini kendim yapmam gerektiğini anladığımda da ortaya çıkan baskı masraflarının altından kalkma konusunda da çok zorlandım. Ancak bu aşamalar geçildi ve Allah’a şükür kitap gün yüzüne çıktı. Bunları dile getirme sebebim,  benzer şekilde bir kitap çalışmasına gireceklerin bunlara hazırlıklı olmaları ve inançlarını kaybetmeden yola devam etmeleri gerektiğini göstermek içindir. Güzel bir niyet ile yola çıkıldığında beklenmedik kapıların açıldığını onlar da göreceklerdir.

Burada özellikle paylaşmak istediğim bir konu daha var. Kitabın örnek çalışma sayfalarını gösterdiğim birkaç kişi “Bu bilgiler zaten internette yok mu?” veya “İnternetten kopyalayıp mı derliyorsun?” şeklinde samimi sorular sordu. Doğrusu üzüldüm! ve işin hakikatini onlara izah etmek de zor oldu.

Öncelikle 1400 sayfadan daha fazla olan bu çalışma sırasında tek bir satır bilgi dahi internetten veya bir yazılı kaynaktan kopyalanıp alınmamıştır. 2300 den fazla grafik tasarım içeren bu çalışmada yine tek bir çizim başka kaynaklardan kopyalanıp alınmamıştır. 600 ‘den fazla fotoğrafın büyük kısmı telif hakkı olmayan sitelerden alınmış, fotoğrafların altına atıf yapılma zorunluluğu olmamasına rağmen hepsine atıf yapılmıştır. Bu durumun aksi, kanunda hak ihlaline giren büyük bir suçtur. Yine bu durumun aksi, emeğe saygısızlıktır.

Kitapların grafik tasarımları, dizgisi, resmi işlemleri vs. ile de kendim ilgilendim. Bu arada sevgili eşimin – kendisi de tecrübeli bir fizikçidir- editleme ve gözden geçirme konusundaki desteklerini, süreçteki sabrını söylemeden geçemeyeceğim. Kendisine teşekkür ediyorum.

Tüm çabalara rağmen elbette eksikler olmuştur. Bunu da sizin anlayışınıza bırakıyor ve gördüğünüz hataların düzeltilmesinde bana yardımcı olmanızı rica ediyorum. Kitap hakkında görüş ve önerileriniz için açtığımız whatsapp mesaj hattımız 0 543 564 53 33’tür. Değerli görüş ve önerileriniz bir sonraki baskılarda bize yol gösterici olacak, böylece gelecek nesillere daha yararlı bir kaynağın ulaşmasına vesile olacaktır.

Sevgilerimle…

No comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Whatsapp